Ensarallah olarak da bilinen Husi hareketi, 2014’ün sonlarından bu yana başkent Sanaa da dahil olmak üzere Yemen’in büyük bir bölümünü kontrol ediyor.
Grup, son dokuz yıldır uluslararası alanda tanınan ve desteklenen Yemen hükümetiyle savaş halinde.
Yemen’deki çatışmalar, İran ve Suudi Arabistan’ın bu yılın başında diplomatik ilişkileri yeniden kurmasının ve Husiler ile Riyad’ın barış görüşmelerini başlatmasıyla son aylarda önemli ölçüde azaldı.
Dünya Husilerin adını geçen hafta İsrail’e savaş ilan etmesi ve geçtiğimiz saatlerde ABD SİHA’sını düşürmesi ile yeniden sıkça duymaya başladı.
ABD’li yetkililer, MQ-9 Reaper insansız hava aracının Yemen yakınlarında uluslararası hava sahasında düşürüldüğünü söyledi…
Husiler, askeri kapasitesini ön plana çıkaran bir dizi video yayınlıyor.
Bu videolarda füzelere ‘İsrail’e ölüm’, ‘ABD’ye ölüm’ nidaları eşlik ediyor.
Yayınlanan görüntülerin yeni olup olmadığı belli net değil. Ancak görüntülerde Husilerin Zolfaghar orta menzilli balistik füzesi, Kudüs seyir füzesi ve Samad insansız hava aracının bir versiyonunu kullandığı görülüyor.
Hepsi farklı isimlerle anılan benzer İran modellerini temel alıyor. Tam olarak hangi modellerin kullanıldığına veya bunların gerçek menzillerinin ne olduğuna dair güvenilir bir bilgi yok.
Husilerin kullanmadığı şey ise yakın zamanda tanıttıkları ve daha uzun menzile sahip olan Toofan olarak bilinen daha üstün olduğu iddia edilen balistik füzeydi.
Bazı Husi füzelerinin teorik olarak İsrail’e ulaşma kabiliyeti olabileceği belirtiliyor.
Husiler şu ana kadar İsrail’e üç defa saldırdı ancak saldırıların hiçbiri İsrail’e ulaşamadı.
Bunun en büyük nedeni iki ülke arasındaki mesafe. Buna rağmen Husilerin Hamas’ın yanında savaşa girmesi İsrail için endişe verici olabilir, çünkü İsrail zaten Güney Lübnan’da Hizbullah’la sınır çatışmasına girdiği için gücünün bir kısmını burada tutmak zorunda.
Yıllardır Batılı yetkililer ve bazı Arap mevkidaşları İran’ı Husilere silah, savaş eğitimi ve finansman sağlamakla suçluyor, ancak İran bunu reddediyor.
ABD’nin bölgeye gönderdiği donanma gemilerinin desteğine sahip olan İsrail, Husi saldırılarından sonra Kızıldeniz’e takviye yapmak zorunda kaldı.
Husiler, İsrail’e füze ve drone saldırıları yaparak Hamas’a destek ve İsrail’e artık ‘ulaşabilir’ olduğu mesajını vermeye çalışıyor.
ABD SİHA’sını düşürerek Washington’dan da çekinmediğini açıkça ilan eden Husilerin bundan sonra atacakları adımlar bölgedeki aritmetiğe doğrudan etki edebilecek potansiyelde.
Bu da bizi şu soruya getiriyor; En büyük risk ne? Kısa cevap: Çatışmanın bölgeye yayılması.
Yemen, Suudi Arabistan’ın güneyinde bulunuyor, dolayısıyla herhangi bir Husi füzesi Suudi hava sahasını geçiyor, Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden İsrail’e uçuyor.
Husilerin İsrail’i vurması için en kısa yol bu. Peki ya füzeler başarısız olursa? Ya Suudi Arabistan topraklarına düşerse?
Bu soru son dönemde yüksek sesle soruluyor çünkü bu daha önce oldu.
Husiler 2019’da Suudi Arabistan’a yönelik bir saldırıyı üstlendi. Petrol üretiminin yaklaşık yarısı geçici olarak kesildi.
Böyle bir durumun tekrarlanması Suudi Arabistan’ın bu krize dolaylı veya direkt müdahil olması ile sonuçlanabilir.
ABD’nin ve İran’ın buna vereceği tepki ise çatışmanın boyutunu tayin edebilir.