Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin, uluslararası sisteme kutupluluk yerine dayanışmaya dayalı bir sisteme katkıda bulunmayı amaçladığını belirterek “Türkiye’nin hedeflediği uluslararası sistem, tek kutuplu, iki kutuplu veya çok kutuplu olsun, kutuplulukla tanımlanan geleneksel uluslararası düzen kavramının ötesine geçiyor.” ifadelerini kullandı.
Fidan, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından yayımlanan uluslararası “Insight Turkey” Dergisi için “Türkiye Yüzyılı’nda Türk Dış Politikası: Zorluklar, Vizyon, Hedefler ve Dönüşüm” (Turkish Foreign Policy at the Turn of the ‘Century of Türkiye’: Challenges, Vision, Objectives, and Transformation)” başlıklı İngilizce makale kaleme aldı.
Makalede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde geliştirilen “Türkiye Yüzyılı”nın, ülkeyi gelişim ve küresel girişim ilkelerinin hakim olduğu, aynı zamanda geçmiş yüzyılın başarılarını canlandırdığı geleceğe taşımayı hedeflediği belirtildi.
Bu vizyonun Türkiye’nin dış politikası da dahil olmak üzere tüm politik alanlarına ışık tutacağı ifade edilen makalede, bunun halihazırda Türkiye’nin yakın çevresinde ve dış politika hedeflerine yansıdığı kaydedildi.
Makalede, küresel yönetim mekanizmalarının, güncel sorunlara çözüm geliştirmede yetersiz kaldığı vurgulanarak bu mekanizmaların güç mücadelelerinin verildiği bir alana dönüştüğü aktarıldı.
“Uluslararası hukukun temel ilkelerinin korunmasını sağlamaya gereksinim duyulmakta. Ancak uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından birinci derecede sorumlu olan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, bu görevini yerine getirememekte. Bu da uluslararası sistemin dengesinin giderek bozulmasına, öngörülemeyen gelişmeler yaşanmasına ve daha fazla zafiyete yol açmakta.” değerlendirmesinde bulunan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının küresel enflasyon, ekonomik durgunluk, enerji krizi ve gıda güvensizliği gibi dünyayı etkileyen sorunlara yol açtığını belirtti.
Fidan, söz konusu sorunlara çözüm mercilerinin çözüm bulmaktan uzak göründüğüne dikkati çekerek “Türkiye’nin hedeflediği uluslararası sistem, tek kutuplu, iki kutuplu veya çok kutuplu olsun, kutuplulukla tanımlanan geleneksel uluslararası düzen kavramının ötesine geçiyor. Türkiye, mevcut küresel ve bölgesel zorlukları ele alan daha kapsayıcı, etkin, adil ve güvenli bir uluslararası sisteme; kutupluluk yerine dayanışmaya dayalı sağlam bir sisteme katkıda bulunmayı amaçlamakta.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin bölgede barış ve güvenliğe katkıda bulunma hedefinin iki yönlü olduğunu kaydeden Fidan, bu hedefin birinci yönünün “tehdit unsurlarının ortadan kaldırılması ve zorluklarla mücadele edilmesi”, ikinci yönünün ise “siyasi işbirliği modelleri için fırsatları keşfetmek” olduğunu aktardı.
“İran ve Suudi Arabistan ilişkilerinin devamı dönüm noktasıydı”
Terörizmin bölgesel barış ve güvenliğe en büyük tehdidi oluşturduğunu vurgulayan Fidan, Türkiye’nin DEAŞ, PKK/YPG ve FETÖ’ye karşı mücadelesini sürdürmeye ve terörizmle mücadelede öncü rol almaya devam edeceğini bildirdi.
Fidan, Suriye’deki sorunun çözümü için Suriye’nin toprak bütünlüğüne dayanan siyasi sürecin teşvik edilmesinin öneminin altını çizerek Suriyelilerin ülkesinin geleceğini belirlemesinin ve meşru Suriye muhalefetinin siyasi süreçte yer almasının gerekliliğini vurguladı.
Makalede, Türkiye’nin, Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi istikrarının savunucusu olduğu aktarılarak PKK başta olmak üzere terörist grupların yok edilmesine yönelik girişimleri desteklemeye devam ettiği bildirildi.
Orta Doğu’nun son yıllarda dönüşüm sürecinden geçtiğinin altını çizen Fidan, “İran ve Suudi Arabistan arasındaki diplomatik ilişkilerin kaldığı yerden devam etmesi bölgedeki uzlaşma ve normalleşme trendleri bakımından bir dönüm noktasıydı.” ifadesine yer verdi.
Fidan, Orta Doğu’da kalıcı çözüm için Filistin-İsrail sorununun çözülmesi gerektiğini belirterek Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğu ve 1967 sınırlarını temel alan iki devletli çözümünün sağlanması gerektiğini kaydetti.
“Ukrayna-Rusya Savaşı’nın sonlandırılması için çabalarımızı artıracağız”
Makalede Ukrayna-Rusya savaşının doğurduğu sonuçların bölgeyi ve dünyayı etkilediğini vurgulayan Fidan, “Ukrayna’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü temelinde, diplomasi ve diyalog yoluyla savaşın sona erdirilmesine yönelik çabalarımızı artıracağız.” ifadesini kullandı.
Fidan, Karadeniz Tahıl Girişimi kapsamında yaklaşık 33 milyon ton tahıl ürününün dünya pazarına ulaştırıldığını, girişimin canlandırılmasının Karadeniz havzasının güvenliğiyle iç içe olduğunu belirtti.
Libya’da kalıcı çözüm için şeffaf, adil ve özgür başkanlık ve parlamento seçimlerinin daha da ertelenmeden yapılmasının önemi vurgulayan Fidan, bu ülkenin toprak bütünlüğünün sağlanması için Türkiye’nin girişimlerinin süreceğini kaydetti.
Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 15 Haziran 2021’de imzaladığı Şuşa Beyannamesi’nin rehberliğinde Azerbaycan ile ilişkilerin derinleştirildiğini ifade ederek Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki müzakere sürecinin desteklendiğini aktardı.
Türkiye’nin Güney Kafkasya’da altyapı çalışmalarıyla bölgeyi yeniden inşa etmeye hazır olduğu vurgulayan Fidan, altyapı çalışmaları ve bağlantısallık projelerinde başarı sağlanması durumunda bölgedekilerin ticaret, enerji güvenliği, turizm, yatırım ve iş imkanları alanlarında payını alacağını dile getirdi.
Yunanistan’la mevcut pozitif atmosfer “değerli bir fırsat”
Makalede, Türkiye’nin İran ile özellikle terörle mücadele alanında ikili ve bölgesel işbirliğini güçlendirmeyi istediği vurgulandı.
Türkiye’nin Balkanlarda barış ve istikrarın güçlendirilmesi için girişimlerini sürdürdüğünü kaydeden Fidan, Bosna Hersek’in toprak bütünlüğü, egemenliği ve siyasi bütünlüğünün desteklendiği, aynı zamanda Kosova ile Sırbistan ilişkilerinin normalleşmesine destek verildiğini ifade etti.
Fidan, Yunanistan’la ilişkilerdeki mevcut atmosferin pozitif işbirliğinin sağlanması adına değerli fırsat sunduğunu belirterek “Türkiye, meşru hak ve menfaatlerinden taviz vermeden, Yunanistan’ın da aynı samimiyetle karşılık vermesi şartıyla bu çabasında samimidir.” mesajı verdi.
Doğu Akdeniz’de önemli değişime yol açacak meselelerden birinin Kıbrıs sorununun çözülmesi olduğunu aktaran Fidan, Kıbrıslı Türklerinin doğuştan gelen haklarının, egemen eşitliğinin ve uluslararası eşit statüsünün yeniden teyit edilmesi ve KKTC’nin bağımsızlığının tanınması gerektiğini vurguladı.
Dış ilişkilerin kurumsallaşması
Fidan, dış politikanın daha da kurumsallaşması hedefine değinerek bunun iki yönlü hedef olduğunu vurguladı.
Bu hedeflerin, “mevcut stratejik ilişkileri güçlendirmek ve yeni ilişkiler kurmak” olduğunu belirterek ABD ve NATO ile ilişkilerine değinen Fidan şunları kaydetti:
“Türkiye, NATO’nun bir müttefiki olarak, ABD ile uzun yıllara dayanan stratejik bir ortaklık içindedir. Aramızdaki bazı görüş ayrılıklarına rağmen, birçok bölgesel ve küresel meselede çıkarlarımız ve yaklaşımlarımız örtüşmektedir. Önümüzdeki dönemde ABD ile geniş bir alanda ve ortak menfaatler temelinde işbirliğimizi güçlendirmeye gayret edeceğiz. Bu, komşularımızda ve diğer ülkelerde barış ve güvenliğin tesis edilmesi için hayati önem teşkil etmekte.”
Makalede, Türkiye’nin transatlantik ilişkilerinin Avrupa’nın güvenliği ve refahı açısından hayati önem taşıdığı, NATO üyesi olarak Türkiye’nin, “güvenliğin bölünmezliği” ilkesine temelden katkıda bulunduğu aktarıldı.
Bakan Fidan, makalede, terörizmle mücadelenin İttifak’ın gündeminin üst sıralarında tutulacağını kaydetti.
Türkiye’nin AB üyeliğinin stratejik bir öncelik olmaya devam ettiğini vurgulayan Fidan, bölgesel ve küresel sorunların daha karmaşık bir duruma bürünmesinin Türkiye’nin katılım sürecinin ilerletilmesini her zamankinden daha fazla zaruri kıldığını kaydetti.
Fidan, Türkiye’nin üyelik sürecinin bazı üyelerin siyasi motifleri üzerinden engellendiğini, yıllardır süren müzakerelerin liyakate dayalı şekilde ilerlemediğini belirterek AB’nin Türkiye’ye karşı sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
“Önümüzdeki dönemde dış politikanın ekonomik bileşenine özel önem verilecek”
Hedeflerinden üçüncüsünün “refah ortamını geliştirmek olduğuna” değinen Hakan Fidan şunları kaydetti:
“Küresel fırsatlara erişime sahip, güçlü ve kendi kendini idame ettirebilen bir Türkiye ekonomisi, yalnızca Türk halkının değil aynı zamanda dünya çapındaki komşularının, dostlarının ve ortaklarının da ekonomik refahını artıracaktır. Bu nedenle önümüzdeki dönemde dış politikanın ekonomik bileşenine özel önem verilecektir.”
Bakan Fidan, Türkiye’nin dünyanın her yeriyle ticari ve ekonomik ilişkilerini çeşitlendireceğini ve derinleştireceğini işaret ederek bu süreçte savunma sanayinin de aralarında bulunduğu “yüksek ve kritik teknolojilerin”, öncelikli alanları oluşturacağını vurguladı.
Türkiye’nin bu kapasitesinin Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) ve Trans Hazar Doğu-Batı Orta Koridoru’na yardımcı olduğunu kaydeden Fidan tüm bölge halkının enerji ve tedarik zinciri güvenliğine somut katkılarda bulunacaklarını aktardı.
Fidan, Türkiye’nin Irak ve Körfez bölgesindeki bağlantısallık çabalarına katkıda bulunmaya kararlı olduklarını belirterek “Türkiye’nin katılımı, bölgesel bağlantıyı amaçlayan herhangi bir projenin uygulanabilirliği açısından çarpan etkisi yaratacaktır.” mesajı verdi.
“Türkiye-Latin Amerika ve Karayip Ortaklığı Politikası”
Dördüncü hedeflerinin “küresel sorunlara çözüm sunarken farklı coğrafyalara yönelik politikaları daha da güçlendirmek” olduğunu kaydeden Fidan, Latin Amerika ve Karayipler bölgesinin, Türkiye’nin insani dış politikasının tüm unsurlarını seferber ettiği, dostluk bağlarının her geçen gün güçlendiği bölge olduğunu aktardı.
Fidan, “Önümüzdeki dönemde bu ilişkileri Türkiye-Latin Amerika ve Karayip Ortaklığı Politikası’na dönüştürmeyi hedefliyoruz.” ifadesine yer verdi.
Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye’nin 2019’da duyurduğu Yeniden Asya Girişimi’nin, Türkiye’nin Asya kıtasıyla ilişkilerini karşılıklı yarar ve ortak hedefler temelinde daha da ileriye taşıma iradesinin simgesi haline geldiğini bildirdi.
Fidan, Türkiye’nin en az gelişmiş ülkelere her alanda destek verdiğini, Küresel Güney’in yeniden örgütlenme girişimlerini önemsediklerini belirtti.
Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde başlatılan Sıfır Atık Girişimi’nin “sürdürülebilir kalkınma çalışmalarına ve iklim değişikliğiyle mücadeleye önemli katkı” sağladığını kaydeden Fidan bu girişimin takipçisi olmaya devam edeceklerini aktardı.
Fidan, Batılı ülkelerdeki ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslomofobi salgınına dikkati çekerek “İlk ayeti ‘Oku!’ ile başlayan bir dinin kutsal kitabının yakılması karşısında eylemsizliğin görülmesi kabul edilemez. İnsan haklarının ve temel özgürlüklerin özünü ihlal eden bu eğilim ve eylemlerin 21. yüzyılda da devam etmesi dehşet vericidir. Ancak bu tehlikeli eğilimler karşısında biz de boş durmuyoruz, durmayacağız.” değerlendirmesini yaptı.
Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) başta olmak üzere tüm platformlarda İslamofobi ile mücadeleye yönelik girişimleri desteklemeye devam edeceğini belirtti.
Fidan, makalesinde yer verdiği hedeflerin sürekli adaptasyon gerektirdiğini, göreve başladığından beri Dışişleri Bakanlığının kurumsal dönüşümünün hızlandırılmasının önceliklerinden biri olduğunu bildirdi.
Devam eden kurumsal dönüşümün çeşitli bölümlerin yeniden düzenlenmesini ve modern teknolojilere yatırım yapılmasını içerdiği aktarılan makalede, bunun dış politika oluşturulması ve uygulanmasında verimliliğin artmasını amaçladığı vurgulandı.